Gücümüz birbirimizden, gücümüz dayanışmadan!


Gücümüz birbirimizden gücümüz dayanışmadan!


3 Mart 2023 tarihinde Bodrum Ağır Ceza Mahkemesi’nde bir dava görüldü.  

Bu dava, uzun yıllara dayanan tanışıklık sonucu "güven" ilişkisinin var olduğunu düşünen bir kadının, meslek arkadaşları tarafından gerçekleştirdikleri tecavüz saldırısıydı. Bir nişan partisinin kutlama ortamı, iki erkeğin tecavüz saldırısını gerçekleştirdikleri bir suç organizasyonuna dönüştü. Bu eylem, ilk saldırıları mıydı onu bilemeyiz! Ancak bu kadar sistematik ve organize olmaları akla ister istemez işledikleri suç konusunda ehil olduklarını düşündürüyor. 


6 Eylül 2021 tarihinde Fevzi I.D. ve Ersin Ü. (biz soyadlarını yazmıyoruz, hoş kendileri yayınladıkları açıklamada isimlerini açık açık beyan etmişlerdir.  SANIKLARIN AÇIKLAMASINI İÇERİR HABER BAĞLANTISI) tarafından, yargılama aşamasına gelen tecavüz saldırısı, tecavüze maruz bırakılan kadının zorlu bir süreci göze alması ile mümkün olabildi. 


Tanıdığınız, bildiğiniz hatta bu olayda olduğu gibi güvendiğiniz erkekler, dava açılıp yargılama başladığı andan itibaren, başka bir erkeklik duruşuyla karşımıza çıkabiliyorlar, lakin bu dava da aynen böyle oldu. Tecavüz eylemlerinin kendisini, cinsel fantezi olarak savunmakla kalmayıp, işledikleri suçu normalleştirmek için, kadını o saldırının ortağı olmakla itham edebildiler. 


Tecavüz eylemi sırasında kadının kendinde olmamasının bir önemi yokmuş gibi mahkeme salonlarında erkekliklerini savunabildiler. Mahkeme salonlarında tanık olduğumuz bu savunma taktiği ilk kez karşılaştığımız bir yöntem değil.  Yargılamalar esnasında her zaman karşılaştığımız bir yanıyla, mağdur kadına yönelik karşı saldırı yöntemi olduğunu söyleyebiliriz.


Yargılamanın işlenen suça odaklanması gerekirken, cinsiyetçi yargılama nedeniyle erkek faillerin, erkekliklerini savunma adı altında yaptıkları, kadını aşağılama ve değersizleştirmeye yönelik karşı saldırılarının önünü açan ise, yargılama sırasında kullanılan yöntemin kendisi, bu suçun cezalandırılmamasının gerekçesi olarak hayata geçti.  


Tecavüzün kime yapıldığına bakılmaksızın yargılamanın yapılması gerekirken, genel bir uygulama olarak karşımıza çıkan cinsiyetçi yargılama kalıpları ve uygulamalarıyla yargılamayı yürütebiliyor. Yani burada olması gerektiği gibi salt suç eylemini değil, bir kadının suça maruz KALMAMA KRİTERLERİNİ belirleme hakkını kullanarak suçun cezasızlığı kararını "MİLLET ADINA" verebiliyor, öyle ki millet kavramının yarısı olan kadınları bir çırpıda yok sayarak ve kadınları, erkeklerin eylemlerinin ve/veya saldırılarının, nasıl suçu ortadan kaldıracak değerlendirme bir yanıyla cezasızlık kriterlerini erkekler lehine yeniden ve yeniden kullanabiliyorlar.  


Aslına bakılırsa, adaletsizliğin birçok yüzü vardır ve bu yüzleri tanımak ve buna karşı mücadele etmek kadın örgütlerinin ve kadınların bir araya gelme nedenlerinden biridir. Kadına yapılan toplu tecavüzü yargılamak yerine, mahkeme erkeklerin yaptığı “alt tarafı cinsel bir fanteziydi” savunmasını yargılamanın öznesi olarak oy çokluğuyla kabul etti!  


Bu noktada, karşı oy kullanan hakimin suça odaklanmış olmasını önemsediğimizi belirtmek isteriz.

 

Dava sonrası, yargılanan Fevzi, Ersin ve avukatlarından gelen açıklamalar ise yine aşina olduğumuz, tecavüze maruz bırakılan kadının yalnızlaştırılmasına yönelik bir hamlelerden biridir. Yaptıkları açıklamadan da anlıyoruz ki, kadın örgütlerinin verdiği mücadeleyi ve erkekler tarafından kadınlara yönelik gerçekleştirilen saldırı ve  suçlarda, kadın örgütlerinin neden taraf olduğunu anlamamak için büyük bir özen göstermişler. 


Ancak, unuttukları bir gerçeklik var!  


Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, yargılamada savundukları erkeklik hallerine, erkeklik saldırılarına ve savunularına karşı mücadele eden ve bu mücadelenin tarafı olan bir dernektir. 


Evet;  

Kadın örgütleri, kadınlarla dayanışma politikalarını “Kadın Mücadelesinden Vazgeçmiyoruz”, “Kadın Dayanışmasından Vazgeçmiyoruz” sloganlarını alanlara taşıyarak bugünlere geldiler. 

Kesinlikle ve kesinlikle erkeklerin, kadın beden bütünlüklerine yönelik saldırılarına karşı, kadınların verdikleri mücadelelerin yanlarında olmaya devam edecektir.  


Bu mücadelemizde, kadınlara dayatılan “sus, boyun eğ ve tecavüzü kabul ederek itaat et " baskılamalarıyla başlatılan sindirme eylemine, dava aşamalarında kadınların her türlü yöntemle yalnızlaştırılmasına ve aşağılanmasına karşı dayanışmaya ve birbirimizin gücü olmaya devam edeceğiz. 


Yaşasın kadın dayanışması. Yaşasın Feminist Mücadelemiz sadece bir slogan değil, aynı zamanda bir araya gelme gücümüzün kendisidir. 

  

Bu arada hatırlatmak isteriz:  

yargılama hala bitmedi, beraat kararına karşı itiraz süreleri tamamlanmadan, bu mücadele de bitmeyecektir, kamuoyunun bu anlamda doğru bilgilendirilmesi elzemdir. İstinaf mahkemesinde suçun cezalandırılması için mücadele etmeye ve kadının adalete erişim hakkının gerçekleşmesi için yanında olmaya devam edeceğiz…! 


#YaşasınFeministMücadelemiz


Bodrum Kadın Dayanışma Derneği

Yorumlar