Tecavüz AKLANAMAZ! Çocuk istismarı MEŞRULAŞTIRILAMAZ!


#30Ocaktaİstanbuldayız başlığı altında, Bodrum'dan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği ve CHP Bodrum Kadın Kolları 'nın ortak çağrısı ile, Hiranur Vakfı kurucusu Yusuf Ziya Gümüşel ve Kadir İstekli’nin yargılandığı çocuk istismar davasını takip etmek üzere İstanbul Kartal Adliyesine gittik! Çocuğu koruyamayan sistem polis ve barikatlar ile adliye önünde yer aldı!

Ağır Ceza Mahkemesi heyetinden duruşmaya katılımın kalabalık olacağı bildirilmiş olmasına rağmen, küçük bir duruşma salonunda diretmesi sonucu, salonun içinde ve dışarıda gerginlik oluştu. Neticede Mahkeme kısa bir süre içerisinde gelen tüm STK ve Baro temsilcilerinden bir yoklama alıp, tüm talepleri reddedip gizlilik kararı sonrasında, duruşmayı ve yargılamayı kapalı kapılar ardında yapabileceğini varsaymıştır.

Duruşmaya suçtan zarar gören HKG ile dayanışmada bulunmak üzere katılan avukatlar heyetin daha duruşma başlamadan önce edindiği tutuma geçit vermediler ve en sonunda Mahkemenin, duruşmayı USULÜNE uygun bir şekilde yürütmek zorunda bıraktılar.

Heyet başkanının avukatlara yönelik ön yargılı ve baştan tavırlı hali büyük konferans salonunda da kendini göstermiştir, şöyle ki, katılma taleplerini basmakalıp cümleler ile geçirmek üzere, görüntü ve ses kaydını almayı reddetmiştir. Yine avukatların istikrarlı direnci ile, heyet ses ve görüntü kaydını açmak zorunda kalmıştır.

Endişelerimizde haklı olduğumuz öncelikle davanın yargılamasının tarafsız bir mahkeme tarafından yapılmayacağı yönünde ve haklıydı. Yargılanacak olanlar üzerinde değil, hak savunucu ve kadının suçu ihbar etmiş olması üzerinden tanımlanmış bir dava ile karşı karşıya değildik.

Bu davada söz konusu olan çocuğun sistematik ve devlet kurumları destekli yıllarca süren istismarı ve tecavüz suçu değil, bu suçun örtbas edilmesine karşı mücadele verenlere karşı yürütülen ve kazanılmasına özen gösterilen bir dava ile karşı karşıyaydık.

Birçok kadın örgütü gibi Bodrum Kadın Dayanışma Derneği'nin, çocuk hak temelli faaliyette bulunan örgütler ve Baroların doğrudan zarar görmediğimizden bahisle davaya müdahil olma talebimiz kabul edilmedi ve gizlilik kararı verilerek, dosyanın duruşmalarının kamuoyuna kapalı yapılması, çocuğun nitelikli cinsel istismarı yani sistematik tecavüzü kapalı kapılar arkasında yapılacak, sadece karar verilmesi halinde, yargılama sonucu hakkında bilgilendirilebileceğiz.

Duruşmada sadece Aile Bakanlığı'nın müdahil olma talebinin kabul edilmesi trajik, zira aynı bakanlık yıllardır HKG'nin okula gitmemiş olmasını, çocuk yaşta tecavüz edilmek üzere, ailesi tarafından Kadir İstekli'ye sunulduğunu, bedensel ve ruhsal travmaları açığa çıkıp soruşturma açıldığında yanında yer almayıp, konu kamuoyunun bilgisine taşındıktan sonra suçtan zarar gördüğünden bahisle, duruşmaya "müdahil" olup "zarar gördüğünü" iddia edebiliyor. Sanıkların yanında yer alması gereken bakanlığın görünürde bir mağduriyetten faydalanarak, davaya müdahil olması, adaletin yine yanlış yere tecelli ettiğinin net örneğidir.


Bodrum Kadın Dayanışma Derneği olarak, duruşmadan önce yaptığımız açıklama:

Bu olay bize gösterdi ki, genellikle kapalı kapılar ardında gerçekleştirilen tecavüz aleni ve herkesin gözü önünde gercekleşiyor. 

6 yaşında babası tarafından 29 yaşında ki bir adama “evlilik kılıfı” kullanılarak verilen çocuk,bu sürece tanık yetişkinlerin ve  tarikat üyelerinin bilgisi ile allanıp pullanarak verildi. 

Herkes 6 yaşındaki bir çocuğun yetişkin erkekler arasında alıp verilebilir olduğuna tanık oldu. Kimse ama hiç kimse “o daha 6 yaşında” demedi.

2004 yılından 2020 yılına kadar tam 16 yıl  süren cinsel istismar, yani sistematik tecavüz, 2012 yılında resmi kurumlar vasıtasıyla örtbas edilmekle kalmamıştır. Tarikata bağlı olan herkes 

 6 yaşındaki çocuğa istismarı normal karşılamıştır ve yetişkinlerin sürdürdüğü bir ilişki gibi makul görüp, suçu görmezden gelmişlerdir. Dolayısıyla tarikat içerisinde gizli bir onay verme süreci başlatabilmişlerdir ve 2012 yılında ihbar sonrası bu suçun örgütlü bir şekilde resmi kuruluşlara mensup yetişkinlerin işbirliği ile örtbas edilmiştir. 

Burada sadece 3 sanığın eylemleri değil, 

çocuk yaşta okula gönderilmemiş olması nedeniyle aileye karşı işlem başlatmayan Milli Eğitim Bakanlığı, çocuğun istismarı ilk kez resmi bir şekilde bildirildiğinde 2012 yılından bu yana Aile Bakanlığı’nın çocuğu etkin bir şekilde korumaması nedeniyle, devletin yani kurumların  bizzat müdahil olduğu zincirleme şeklinde nitelikli cinsel istismara dahil olduğu açıkça ortaya çıkmakta. 

Yıllardır, çocuğun cinsel istismarını meşrulaştırma yöntemlerini kullanmaya çalışan bugün ki iktidarın  adaletten sorumlu bakanının dahil olmak üzere  hangi olaylara istinaden kılıf oluşturmaya çalışıldığı bir kez daha gün yüzüne çıkmıştır. 

“Bir kereden bir şey olmaz diyen”, “tecavüze uğrayanın çocuğuna devlet bakar”, “bunlar tecavüz değil, ailelerin rızasıyla yapılan evliliklerdir” diye beyanda bulunanlar, 2012 yılında kemik yaşını büyük göstererek soruşturmayı kapatanlar, bu davanın soruşturma savcısının da görev yerinin değiştirilmesi aynı elden çıkıyor. 

Bu dava münferit bir suç eylemini değil, bu dava yetkililerin gözü önünde ve toplumun da gözü önünde bir çocuğun 16 yıllık esaretinin davasıdır. Çocukların üstün yararını gözetmeyen bir aile bakanlığının suistimalini, çocuğun resmi okul kaydının olmamasını sorgulamayan milli eğitim Bakanlığının suistimali ve çocuğu tanıyıp, bilip, görüp susan veya suçu meşru gören herkesin işbirliği ile işlenen bir insanlık suçunun davasıdır. Bir daha asla örtbas edilmesine müsaade etmediğimiz için buradayız ve davaya müdahil oluyoruz! Yaşasın feminist mücadelemiz!


Dava 27.02.2023 tarihine saat 9:00'a ertelenmiş oldu. Duruşma salonlarında yer alamasak da, davanın takipçisi olacağız ve HKG'nin beyanının esas alınarak, Yusuf Ziya Gümüşel, Kadir İstekli, Fatima Gümüşel ve akabinde bu suça ortak olanların tümünün yargılanmasını sağlayana kadar mücadelemizi sürdüreceğiz.

Çocuğa karşı tecavüzün örtbas edilmesine izin vermeyeceğiz!





27.02.2023 tarihinde gerçekleşen ikinci celseye, gizlilik kararı nedeniyle katılamıyoruz.  1. duruşmada müdahil talebinde bulunan feminist/kadın/çocuk hak savunucu örgütler ve Baroların müdahil talebi reddedilerek, gizlilik kararıyla yargılamanın kapalı kapılar ardından yapılmasına karar verildi.

Kamuoyunun sistematik çocuk istismarına dair bilgi edinmesi ve en önemlisi yargılama sürecine dair bilgilenme olanağı mahkeme kararı ile engellenmiştir. Yargı yıllardır bilgi sahibi olduğu çocuk istismarını gecikmeksizin ve şeffaf bir yöntemle yargılamak yerine STK ve Baroların etkin bir şekilde davaya müdahil olmasına engel olma kararı, davanın hangi kriterlerle ve hangi ilke ve yöntemle yapılacağına dair soru işaretleri oluşturmaktadır.

Çocuk istismarını gerek yasal olarak, gerekse de uygulama yolu ile meşrulaştıranlara karşı mücadelemizden asla vazgeçmeyeceğiz!

#YaşasınFeministMücadelemiz

#ÇocukİstismarıAklanamaz

#ÇocukİstismarıMeşrulaştırılamaz


Yorumlar