KAZA DEĞİL! KADER
DEĞİL! İHMAL
DEĞİL!
CİNAYET!
29.11.2016 tarihinde Adana Aladağ’da Kız Öğrenci
Yurdunda çıkan yangın sonucu can veren Öğrenciler kader ve kaza sonucu ölüme
sürüklenmediler.
Yine namus bekçiliğine soyunan Erk-Egemen anlayış,
binadaki acil çıkışları dahi kilitlemesi sonucu çocuklar alev alan binadan
kaçamadılar, canlarını kurtaramadılar!
Çocuk
istismarı yurtlarda çocukların üzerine kilit vurarak engellenemez!
Çok iyi bildiğimiz ve yakın zamanlarda da yaşadığımız şey
çocukların eğitimsiz personel, pedofili çalışanların görev yaptığı ve denetimsiz
yurtlarda sistematik istismara uğradıklarıdır.
Çocukların dışarıya çıkışını engellemek
için acil çıkışları dahi kilitleyen ve çocukların ölümüne neden bu anlayış
yurtların içindeki istismara engel olmuyor.
Keza, toplumun erk-ek zihniyetli
cinsiyetçi yaklaşımları ile doğuran kadın üzerinden yapılan söylemler yaralı
ailelerin acısını kat be kat arttırmaktan başka bir işlev görmemektedir. Kimin
doğurup doğurmadığına devletin de karar veremeyeceği gibi, kendini kurtarılmış
ve her şeyin üstesinde gören zihniyeti de esefle kınıyoruz.
Birleşmiş Milletler, Çocuk
Hakları Sözleşmesi'ni (ÇHS) göre devletin çocukları her türlü
istismar, ihmal ve sömürüden koruma yükümlülükleri bulunmaktadır.
Ayrıca, MEB yönetmeliği gereği ancak lise ve üniversite öğrencileri için özel yurtların açılması ön görülmüştür.
Aladağ Kız Öğrenci Yurdunda 11-14 yaşlarında kız çocukları kalmakta idi.
Bu örnekte de görüldüğü gibi, devlet, sokaktaki
erkeklerin tercihine göre yapılaşmasına izin verilen yurtlara ruhsat vererek,
gerek istismarın önünü açıp, işine geldiğinde de, özel olarak açılan yurdu daha
sonra kamulaştıramaz.
Sorumlular,
var olan mevzuat ile çocukların üstün yararını değil, erk-ek egemen zihniyeti
korumak ve devlet yükümlülüğü adı altında malum yasa tasarısı ve önergelerine
yakın bir zihniyeti beslemek peşinde.
Devletin, tarikatlara teslim edilen ve cezaevi
mantığı ile idare edilen yurtları derhal kapatıp, yükümlülükleri doğrultusunda,
sivil denetime de açık ve çocukların yüksek yararına hizmet edecek şekilde
yurtlar açıp, yönetmesi gerekmektedir.
Gerçekleşen vahim olay sonrasında, “huzur
ve güven ortamı”nı sağlamak amacı ile yayın yasağı getirmek, halkın
bilgi edinme hakkını doğrudan ihlal etmektedir.
Kamu vicdanını derinden üzen böyle bir
acı olayın soruşturması demokrasilerde şeffaf ve açık yürütülür. Yayın yasağı ise
yaşanan cinayetin yetkililer tarafından, kendi sorumluluklarına uygun bir kılıf
bulana kadar, zemin ve zaman ayarlamaktan başka bir şey olarak
nitelendirilemez.
Gerek Milli Eğitim Bakanlığı, gerekse
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın ihmali ve beslediği cinsiyetçi
zihniyet, korunması gereken çocuk ve gençler ile ilgili çalışmalar yürütmekten
aciz ve yoksundur.
İlgili Bakanlıkları işgal eden ve gereğini yerine getirmekten yoksun
MİLLİ EĞİTİM BAKANINI
ve
AİLE VE SOSYAL POLİTİKALAR BAKANINI
bu cinayet sonucu derhal istifa etmeye çağırıyoruz.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği olarak, Aladağ
Kız Öğrenci yurdunda çıkan yangın sonucu, canlarını kurtaramayan çocukların
ailelerine başsağlığı ve yaralanan çocuklara acil şifa diliyor, failleri
hakkında gecikmeksizin ve etkin bir soruşturma yürütülerek, en ağır şekilde
cezalandırılmalarını talep ediyoruz.
Bodrum Kadın Dayanışma Derneği
Yorumlar
Yorum Gönder