Kadın Hakları Alanında Çalışmalarımız dur durak bilmiyor...!


TÜRKİYE

Araştırma: Türkiye'nin kadınları dinamik

Anadolu'nun çeşitli kentlerinde faaliyet gösteren kadın örgütleri, Bremen Üniversitesi tarafından yapılan bir araştırmaya konu oldu. Araştırmaya göre, Türkiye'de dinamik bir kadın hareketi var.
Trabzon'dan Femin-Art ve Trabzon Cazıları, Muğla'dan Karya Kadın Derneği, Bodrum'dan Bodrum Kadın Dayanışma Derneği, Doğu ve Güneydoğu'daki aktiviteleriyle bilinen Kamer Vakfı veya kadın sorunları konusunda akademik araştrmaların yürüldüğü üniversite kürsüleri...
Türkiye'de kadın hakları ve cinsiyet eşitliği konusunda yürütülen hararetli mücadele Bremen Üniversitesi'nin bir araştırmasına konu oldu. Mercator Vakfı’nın desteğiyle 2014-2016 yılları arasında 65 aktivistle mülakatalar yapılarak hazırlanan "Türkiye’deki Kadın Hareketlerinin Karşılaştırması” adlı araştırmaya göre, Türkiye'de canlı bir kadın hareketi var. Araştırmanın sonuçları Bremen’de düzenlenen atölye çalışmasında tanıtıldı. "Building Bridges: Türkiye'de ve Almanya’da Kadın ve Cinsiyet Politikaları İçin Ağ Oluşturma” adıyla düzenlenen atölyeye, araştırmaya etki eden Türkiye’de faaliyet gösteren kadın örgütlerinin temsilcilerinin yanı sıra toplumsal cinsiyet eşitliği ve kadın hakları konularında araştırmalar yapan akademisyenler de katıldı. Yaklaşık 30 katılımcı iki gün boyunca araştırmanın içeriği, Türkiye ve Almanya’daki kadın örgütlerinin gündemi ve kadın sorunları hakkında tartıştı.
Deutschland Bremen Tagung Frauen in Deutschland und der Türkei (DW/B. Özay) Araştırma ekibi: Prof. Yasemin Karakaşoğlu, Aslı Polatdemir, Charlotte Binder
“Türkiye’deki kadın hareketi çok dinamik”
Araştırma ekibinin başkanı Bremen Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi'nden Prof. Dr. Yasemin Karakaşoğlu, projenin amacının Türkiye’deki kadın hareketlerini yakından tanımak olduğunu belirtti. Türkiye’deki kadın örgütlerinin oldukça dinamik olduğuna dikkat çeken Karakaşoğlu, araştırma sayesinde kadın örgütlerini ayıran ve birleştiren unsurların açığa çıktığını söyledi. Örneğin şiddetle mücadele noktasında örgütlerin birleştiğini ifade eden Karakaşoğlu, büyük protesto gösterilerinde Kürtçe’nin kullanılıp kullanılmaması gibi noktalarda ise örgütler arasında ayrışma yaşandığını ifade etti.
Araştırma görevlisi Aslı Polatdemir ise araştırmanın en önemli sonucunu “Her ne kadar Türkiye’deki farklı kadın hareketleri, çok çeşitli kimlik politikaları yürütse de çeşitli konularda bir araya geliyorlar, durum o kadar umutsuz değil” şeklinde özetledi.
“Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey var”
Araştırmanın yürütüldüğü Ege, Karadeniz, Güneydoğu bölgeleri ve Ankara'da faaliyet gösteren örgütlerin temsilcileri ve akademisyenler de atölyeye katılmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi. Güneydoğu ve Doğu illerindeki faaliyetleriyle bilinen Kamer'den Gaye Cön, "Farklı kültürlerin bir araya gelmesi, dayanışma ve el birliği içinde çalışması çok önemli. Birbirimizden öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum kadına yönelik” dedi.
Araştırmaya İstanbul’dan destek veren İstanbul Üniversitesi Kadın Sorunları Araştırma ve Uygulama Merkezi Müdürlüğü görevinden geçen yıl uzaklaştırılan Doç. Dr. Sevgi Uçan Çubukçu ise "Hem evrensel benzerliklerimizi benzer sorunlarımızı yakalıyoruz hem de farklı olan gündemlerimizi görme, anlama imkanı buluyoruz. Aslında bu toplantının özelliği birbirimizi anlamak ve dayanışmak” şeklinde konuştu.
Türkiye – Avrupa karşılaştırması
Katılımcıların çoğu Türkiye’deki kadın hareketinin canlılığı ile Avrupa’dan ayrıldığı konusunda hemfikirdi. Araştırma görevlisi Charlotte Binder, “Araştırma yaptığımız bütün bölgelerde çok sayıda kadın ve cinsiyet politikaları konusunda örgütün aktif olduğunu gördük” dedi.
Doç. Dr. Sevgi Uçar, bu farka ilişkin olarak Avrupa'da 70'lerde sokakta politik olarak hareketli olan kadın hareketinin artık kurumlar düzeyinde temsil edildiği değerlendirmesinde bulundu. Uçar, "Türkiye'de ise sokaktaki feminizmle bu akademik olan ya da politika uygulamalarındaki kadınlar arasındaki ilişki çok sıcak devam etti” dedi.
"Dinamizmin nedeni hükümetin baskıcı politikaları”
‘Feminist vekil' olarak bilinen HDP’li milletvekili Filiz Kerestecioğlu’nun danışmanı Güneş Engin’e göre de Türkiye’de feminist söylem birçok genç kadını bünyesine çekmeye devam ediyor.
Engin, “Bu aslında uzun erimli Türkiye’deki feminist mücadelesinin bir sonucu ama aynı zamanda Türkiye’deki hükümetin baskıcı politikalarının da bir sonucu. Kürtaj yasaklanma denemeleri yaşandı, kadınların toplumsal hayattaki temsillerine, kaç çocuk doğuracağına dair söylemler, özellikle artık bir çok hakkının farkında olan, düşünen ve politik olarak kendini ifaden eden kadınlarda tepkiye yol açtı. Sanırım Türkiye'deki dinamizmin nedeni de bu” dedi.
Atölyeye OHAL gölgesi
Öte yandan Türkiye’de yürürlükte olan OHAL koşullarının gölgesi Bremen’deki atölyede de hissedildi. Davet edilen aktivistlerden bir kısmı hakkındaki yurt dışı çıkış yasağı ve pasaportlarına el konulması nedeniyle Bremen’e gelemezken, KHK ile kamu hizmetinden ihraç edilerek Gazi Üniversitesi’ndeki görevinden uzaklaştırılan toplumsal cinsiyet ve şiddet arasındaki ilişkiler konularındaki araştırmalarıyla tanınan Prof.Dr. Betül Yarar ise atölyeye Paris’ten katıldı.
Bremen Üniversitesi tarafından hazırlanan araştırmanın sonuçları Aralık ayında hazırlanacak olan raporla yayınlanacak. Kadın hakları savunucularının bir araya geldiği Bremen toplantısı, eşitlik mücadelesinin evrensel olduğunu bir kez daha gözler önüne serdi.
© Deutsche Welle Türkçe
Başak Özay


Araştırma: Türkiye'nin kadınları dinamik

Yorumlar